Pazar, Ekim 17, 2010

Miş...miş...



Pekiy.

"Dört ayak üstünde yürüyen ya da kanatları olan herkesi dost bileceksin."

Bir yerlerde güz varmış yine, geçmiş zamanmış; pazar güneşleri, sıcak ışıklar, uykusuz huzurlu sabahlar varmış... Şeker kokarmış toz toprak.
Gülümsermişim sanki, ciğerlerim kocaman baloncukmuş. Büyük solurmuşum, sanki yarın yok.
Saçlarım tutarmış beni, düşmezden önce, belki biraz sonra...
Daha az çocuk severmişim, bir bebeğin avuçlarını öperken dolmazmış gözlerim.
Korku nedir bilmezmişim...
Ağlarmışım, yerli yersiz. Daha az tuzluymuş da gözyaşlarım, yol yol yakmazmış etimi, şimdiki gibi kanatmaz, incitmezmiş...
Oyuncaklar alırmış, oynarmışım... İçim taşmazmış ki bir insan yavrusunu severken, anne gibi... Ne zaman büyümüşüm?
Kıyısında mıymışım ki el sallıyormuşum? İçim sığmadığında koşar mıymışım?
Değişmeyen "Şeyler" varmış, yine yoluma bakmazmışım. Deli koşarmışım. Yaralarımın üzerine düşer, acıtırmışım...
Büyük izlermiş... Büyük anılarmış.
Hayat zaten varmış, belki bir de yokmuş...
Biraz su yutmacaymış, fazlasıyla yokmuş, azıyla hiçmiş, kaybolmuşmuş...
Oyuncaklarım onunmuş, ısırarak severmiş...
Sonra ben onu ısırırmışım, anne gibi severmişim...
İçim ısınırmış, pazar güneşleri gibi... Şeker kokarmışız.
Yine güz, yine güneş, yine pazarmış...
An'lamazmışım....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder